1-GÜREŞ
Tarihi Kırkpınar yağlı güreşlerinden daha eski olan karakucak güreşleri Hasankale'nin en önemli spor dalıdır. Türkiye'de güreşin kaynağı kabul edilen İller içerisinde yer alan Erzurum'umuz da Hasankale önde gelen ilçelerden biridir. Düğün ve bayramlarda yapılan karakucak güreşleri artık günümüzde görülmemektedir. Hasankale'nin diğer yörelerden ayrı özelliği Cuma güreşleridir. Cuma güreşleri; Nisan aylarında bahar olup çimenler yeşerince kispetini alan gençler çimenlerde hazırlanırlar. Nisan ayında başlayıp 7 hafta devam eden Cuma güreşleri Cuma namazı kılındıktan sonra başlar. Davul ve zurnalar çalınır. Halk güreş meydanında toplanır. Güreşi eski pehlivanlar idare eder ve hakemlik yaparlar. Aşağı ve yukarı Pasin diye ayrılan halk, güreşçilerini meydana sürerler. Tartı yoktur. Meydanda dolaşan güreşçiler hasım tutarlar. Birbiriyle güreş yapan iki güreşçi o yıl bir daha güreşemezler. Bir yıl sonra tekrar güreşebilirler. Son yıllarda Cuma güreşlerini Pasinler Spor Kulübü tertiplemektedir. Karakucak güreşleri Nizamnamesi uygulanmaktadır. Cuma güreşleri önemli bir altyapıdır. Bu çemenlerden minderlere birçok güreşçi yetiştirilmiştir. Bunlar arasında Dünya, Avrupa ve Balkan şampiyonları çıkmıştır.
2- CİRİT
İlçe halkının çok ilgi gösterdiği spor dallarından biri de Atlı Cirit oyunudur. Ancak bugün artık yapılmayan bu spor hatıralarda yaşamaktadır.
Cirit, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında şimdi adına Malmeydanı denilen alanda yapılırdı. Birçok Cirit takımı vardı. Çevre köy ve ilçelerden katılan cirit takımları arasında büyük çekişmeli yarışmalar olurdu. Bu spora meraklı olan insanlar özel at yetiştirirlerdi.
Ciritçi, cirit günü atına suyunu ve yemini çok erken verir, yarışma anına kadar artık bir şey vermezdi. Atın yelesi ve kuyruğu bağlanır, üzengi ve zehma kayışı koşulurdu. Ciritçi takım formasını giyer, cirit değneğini alır, meydana çıkardı. Meydanda hem halkı coşturak, hem de ciritçilerin heyecan ve şevklerini artırmak için davul-zurna çalınırdı. Takım bir araya gelince takım başkanı kendilerine son talimatları verir ve aralarında oyunla ilgili müşavere (istişare) edilirdi.
Oyun, mahir bir ciritçinin ortaya çıkışıyla, at oynatmasıyla başlardı. Bu ciritçi atıyla gösteri yapar, karşı alaydan isim vererek rakip ister, ciridini fırlatır ve karşısına çıkan ciritçiye meydan okurdu. Artık oyun başlamıştır. rakiplerin birbirine cirit atması, atların koşuşu ve kişnemeleri halkı coşturur, eğlendirirdi.
Oyunun elbette bir takım kuralları vardı. Bir cirit alayı en az dört, en fazla on kişiden oluşurdu. Alayların (takımların) kaptanlarına Ciritbaşı denilirdi. Oyunun galbini belirlemek, puanlamayı tutmak için de bir hakem heyeti vardı. Ciritçi at üstünde yarışır, elindeki cirit değneğini rakibine fırlatarak isabet ettirmeye çalışırdı. Ancak kasıtlı hareket eden, ciridini ata vuran sporcuya ceza puanı verilir, oyundan çıkarılır. Kendisine fırlatılan ciridi havada yakalayan ciritçi, ciridini iyi fırlatacak, rakibe isabet ettirecek, attığı ciridi havada yakalatmayacak, aynı anda rakibinden cirit yemeyecek, iyi eğer boşaltacak, rakibinin ciridini havada yakalayabilecek. Bu oyun iki devre halinde, belirlenen sürede oynanırdı.
İlçemizde artık yapılmayan bu spor dalı ilimiz merkezinde (Erzurum) sürdürülmektedir. Halen faaliyet gösteren atlı spor kulüpleri bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder